Türkiye’nin ilk ve tek Hosting Festivali’ni arkada bıraktık. Yıllardır hep dile getirdiğim bir konu gündemdeydi; pazarda daha gidilecek çok yol var.
Konumum ve mesleğim gereği dünyanın pek çok farklı yerine sürekli seyahatlerim oluyor. Tüm seyahatlerim içinde Türkiye’de başlattığımız ve çok başarılı bir noktaya taşıdığımız hosting işinin yurt dışındaki firmalar tarafından nasıl yapıldığını detaylı şekilde gözlemleme imkanına sahip oldum.
Özellikle batı dünyasında veri merkezlerinin metrekare ile kiralandığı bir dönemin içindeyiz. Bazı müşteriler tek seferde 4000 metrekare büyüklüğünde veri merkezi alanı kiralayabiliyorlar. Biz henüz Türkiye’de bu anlayışa ulaşabilmiş değiliz.
Son 15 yılda hosting dünyasında VPS -> VDS -> Cloud dönüşümünün yaşandığını gözlemledik. Çok net hatırlıyorum 1994-1995’li yıllarda bir web sitesi açmak için özel bir sunucuya ihtiyaç duyardınız ve bu sunucu tek bir IP üzerinden tek bir web sitesi barındırabilirdi. Bu gün geldiğimiz noktada fiziksel varlığının nerede olduğu ile ilgilenmediğimiz bulut çözümlerinde binlerce sanal makine yapılandırıp yüz binlerce web sitesini barındırmak artık kolay bir hale dönüştü.
Küresel hosting sıralamasında Türkiye 14. Sırada. Bu rakam farklı değerlendirmelere göre 10 ila 15 arasında değişiyor. Günün sonunda ilk 10 sıralamanın arkasındayız. İlk 10 içindeki ülkelerden Hollanda en çok dikkatimi çeken. Nüfusuna oranla barındırdığı site sayısını göz önüne alınca ülke olarak önümüzde uzun bir yolun olduğunu görüyorum.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunda kayıtlı olan 3.800 civarında servis barındırma şirketi var ancak bunların sadece 1.100 tanesi aktif. Bu hosting firmalarının yüzde 50’si 2-3 kişilik ekipler tarafından işletiliyor. Açıkçası pazardaki pek çok oyuncunun işin kolayına kaçıp özel bir şey üretmediğini düşünüyorum. Bu durum pazarda oyuncu olmanın kolay olduğunu göstermiyor ama gerçekten bu pazarın büyüme potansiyelini arkasına alan hosting firmaları için potansiyelin büyüklüğü beni heyecanlandırmaya devam ediyor.